İsrâ ve Mîrâc Gecesi’nde, Fahr-i Kâinât (sav)’in Hak Teâlâ ile vuslatından evvel, kalb-i pâk-i nebevîleri üçüncü defâ ilâhî tecellîlere hazırlanarak sadırları îman ve hikmetle doldurulmuştur.
Rasûlullâh (sav) bu hâdiseyi şöyle anlatır:
“Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiyâ 22, 43; Müslim, Îman 264)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Ğaffâr: Daima affedici olup, mağfireti, bağışlaması sonsuz olan, yeniden işlenen günahları örten, setreden ve affeden demektir.
Kısa Günün Kârı
Yarın Mirac kandili, bu vesileyle gündüzünde de oruçlu bulunmalıdır. Ma'sıyete dâir olmaksızın yapılacak her duânın kabulü inâyet-i ilâhiyyeden umulur.
Lügatçe
hidâyet: Doğruluk. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.
vahy: Bir fikrin, bir hakikatın veya emrin Allah (cc) tarafından Peygambere bildirilmesi.